Monday, June 30, 2014

Aile İstanbul'da

Selahattin amcamın oğlu Kaan'a anlattığına göre:

Sana'dan Aden'e dedem, Zekiye, Faika büyükannemler Fevziye, Sabiha halamlar Seyfeddin, Alaeddin ve Mustafa amcam'lar at ve deve sırtında gelirler. Ordusu ise İskenderiye'ye gönderilir. Aden'de bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul'a hareket ederler. Kendisine bir kamara tahsis edilir.
Dedem bütün servetini altın olarak beline sarar, ancak bir tuvalet ihtiyacı sırasında, bunları belinden çıkarır ve günlerce uykusuzluk ve yorgunluğun da tesiri ile orada unutur. Ve daha sonra da bulamaz. Kaptana çıkıp durumu anlatsa da bir şey değişmez. Dedem trajik şekilde bütün birikimlerini kaybeder ve İstanbul'a geldiğinde beş parasızdır.

İstanbul'a dönüş böyle acıklı bir şekilde olur. Babamın anlattığına göre:

Bir dadı ve bir de arabacı vardır yanlarında. Sana'da beraber oldukları bu emektar insanlar da onlardan ayrılmak istemezler ve İstanbul'a gelirler. Ama daha sonra maddi şartlar onları yanlarında tutmaya elvermez.Yıllar sonra kardeşim Necdet'in de hatırladığı gibi ben İstanbul'da okurken ailece Ankara'dan beni ziyarete geldikleri bir sırada tramvayda dadıyı görürler. Tramvay tenhadır bir durakta yaşlı bir kadın biner. Babam dadısını hemen tanır gider sarılır. 1964-65 yılları olmalı.

İstanbul'a dönen aile Üsküdar'a yerleşir. Babam Şemsipaşa mektebinde iki sene eski Türkçe ile eğitim görür.


Fotoğraf 1922-23 yıllarında çekilmiş olabilir. Arkada Türk bayrağı var. Kalpakların olması ve asker kıyafetli çocuklar, bir zafer heyecanını yansıtıyor. Babamda da kalpak var. Üsküdar'da Çiftekayalarda yüzdüklerini ve Karacaahmet mezarlığından karanlıkta korkudan koşarak geçtiklerini anlatırdı.

Dedemin görevi ve yeri hakkında tam bilgim yok fakat elimizde belge olarak 1923 yılında emekli olamak için verdiği bir dilekçe var.
1893 yılında başladığı askerlik görevi 1923 yılında 30 yılı bulmuş durumda. Emekli olmak istiyor.


Diğer eş zamanlı bir belge de gene 1922-23 yılına ait.

Annesi Münevver ve ağabeyi Rıza  ile Cidde'ye gitmek ister. Annesini Hac'a götürmek istediği ve bıraktığı yerleri tekrar görmek istediği anlaşılıyor.

Babam dedemin Üsküdar Paşalimanı'nda bulunan Tütün Reji'si depolarında da çalıştığını anlatırdı. Bu da emekli olduktan sonra olmalı.

1 comment:

  1. En altta "aslına mutābıkdır 12 Nisan sene 39" yazısı üzerine kırmızı yazıyla MirAlay (şimdiki albay) Mehmed Rif'at yazılmış. Yazıda açıkça kaymakam (yarbay) olduğu yazılı

    ReplyDelete